Posts

THE GOD

Can I find any piece of God in somewhere?    I am too touchy and sensitive.  I want to see a piece from God. Maybe something little like a seed of an apple Something that I can feel  Is there any God? Give me a sound, a picture, a feeling and maybe a scent. The which makes me feel good and safe I need some of this and some of that And maybe give me something from us as always. I want to hold the whole truth of spirituality Maybe fly around the whole broken city that I carry inside And let the clouds cry After I feel my sorrow and carry my burden Deep inside, I know a place where I could hide myself Somehow, I feel like, this is it  There must be a solution for my soul to rise again like a sun in the morning And it is the closest distance which I reached to the God myself.

TANRI

782  / 5.000 Tanrı'nın bir parçasını bir yerlerde bulabilir miyim? Çok alıngan ve hassasım. Tanrı'dan bir parça görmek istiyorum. Belki bir elmanın çekirdeği gibi küçük bir şey Hissedebileceğim bir şey Tanrı var mı? Bana bir ses, bir resim, bir his ve belki bir koku ver. Beni iyi ve güvende hissettiren Biraz buna ve biraz da şuna ihtiyacım var Ve belki de her zaman olduğu gibi bana bizden bir şeyler ver. Maneviyatın tüm gerçeğini tutmak istiyorum Belki de içimde taşıdığım tüm kırık şehrin etrafında uçmak Ve bulutların ağlamasına izin vermek Üzüntümü hissettikten ve yükümü taşıdıktan sonra Derinlerde, kendimi saklayabileceğim bir yer biliyorum Bir şekilde, sanki burasıymış gibi hissediyorum Ruhumun sabah güneşi gibi yeniden doğması için bir çözüm olmalı Ve bu, Tanrı'ya kendim ulaştığım en yakın mesafe.

Yat Macerası

  Kocaman yuvarlak bir masanın etrafında toplanmışız. Ablam, annem, en yakın arkadaşım ve ismini bilmediğim birkaç şahısla birlikte kendi aldığım yatımda bir ziyafetteyiz. Yemekte annemin hazırladığı, el emeğini çokça kattığı, dolma kısır ve benzeri tabaklar var. Herkes çok aç ve durmadan yemek yiyor.     Henüz denize açılmamışken bir misafir geliyor. Gelen kişi a101 çalışanı bir kadın. Geçen eşim bir dolap almıştı yattaki odamıza ama kurulum yaparken eksik parça çıkmıştı. Onu getirmek için gelmiş. İçim rahat etmedi. Yat gezisine onu da çağırdım. Güzelce yedik birlikte. Tatlı bir kızdı. Sonra yat harekete geçti. Buzullara doğru gidiyorduk. Ben bir güverteye çıktım. Bir baktım halam klimayı açıp bırakmış. Zaten     kuruş kazanıyorum bir de boşuna klima açıyorlar. Pes doğrusu. Bir anda buzullara ulaşıyoruz. Ve dışarıda penguenler bizi selamlıyor. Sanki gerçek değil gibiler. Çok orijinaller.Sonra içeri dönüyorum. Uyanıyorum. Kendimi evimde     buluyorum. ...

Tam da Kalbime

 Tutkuyla bağlanmaktı Belki de arzuların çakışması Tam bir şimşek gibi Ya da kuş gibi şakıması Yıldırım düştü sanki  Hayır o tepeye değil Tam da kalbime Zıt kutuplar, zıt kalıplar Yağmuru çekti  Ve tüm ormana yağdı İstediğini elde etti Dünya sustu Yağdı yarın yokmuşçasına  Ve söndü  Kalbimdeki yangın.

Tanrıdan Gelen Kötüdür

  Hayat bazen mutlu eder Bazen de kaderine küstürür Hani derler ya  Her istediğin şey senin sayende olur Hiç istemediğin şey tanrıdan gelir İnsanoğlu öyledir Çabuk unutur çabuk öğrenir Ama bilir ki  Hiçbir şey sabit değil Ne sen ne o ne de bizler Ne de elindeki para Kendini ne sandın ki Birer canlıyız sadece Düşünebildiğin için  Kendini yüksekte gören Bir varlıksın sadece Geleceğini bilmediğin o günler Hep gelecek  Ta ki sen gidene dek. 

Kısa Bir Anekdot

  Yolları aynı yere çıkmasa da ikisi de birbirinden hoşlanmıştı. Kız daha atılgandı çocuğa göre. Çocuk naif ve kibar karakterli görünse de içinde bir aslan yatıyordu. Bu açıkça hissediliyordu. İkisi de heyecanlıydı. Ve o öpücük onları birbirine yaklaştıran ilk adım oldu. Sahil sessizdi. Çıt çıkmıyordu. Sanki dünya durmuştu. Çok güzel bir hava vardı. İkisi de ince giyinmişti ama ortam havayı ısıtmaya yetti. Sarıldılar. Konuştular. Ve bazen kelimeler kifayetsiz kaldı. Hisler havada uçuşuyordu. Derin düşüncelere daldı çocuk. Kız ise daha havai ve eğlenceliydi. Ama beraber her şeyi unuttular. Ne kadar gereksiz olduğunu fark ettiler bazı şeylerin. Ele ele tutuştular ve yürüyüşe başladılar. Uzun kilometrelerce o soğuk havada yürüdüler. Onlara bu hiç koymadı. Çünkü birbirlerine sahiptiler. Ve bu her şeyi çözümlüyordu.

Metro Fareleri

  Ölenin ardından hissedilen tütsü kokusu her yere yayılmaktaydı. Bu ilk mevta değildi. Birçokları olmuştu ve bu daha farklı da değildi. Adı Timoty idi son ölen sıçan kardeşin. Ekstazi etkisindeyken metro ışığını görmesi ve onu ölüme götüren ışık olması gerçekten de tesadüf olamaz. Metrolar bizim tanrılarımızdır.     Sadece onlar canımızı alabilir. Bir nevi azrailler yani. Elektrikler gittiği zaman partilemeye bayılırız. Metrolar kapandığında yani kısa süreli göçtüğünde tanrılar bize bayram olur. Mahallemiz genişler. Geçenlerde çok içmişiz birimiz dışarıya çıkacağını öne attı. Ve bir daha da geriye dönmedi. Metro istasyonlarındaki yemek yerleri arttıkça besin zincirimiz gelişmeye başladı. Vegan ve vejeteryan beslenen sıçanlar bile olmaya başladı. Sıçanlar aleminde çok fazla gelişme oldu. Çöpten beslenenler avam klasmanındalar. Orta direğin çoğu lokantaya gitme şansı oluyor. Lüks takılanlar ise kafelerede ikamet etmekte. Kiralar çok pahalı ve insan etkeni var. İnsanlar çok...

Kafka'nın Dönüşüm Hikayesi

Toz pembe hayallerim vardı. Şimdi sadece mavisi kaldı. Siyah pantolonlarıma çamaşır suyu kattım. Beyaza muhtaç kaldım. Turuncu mandalinam vardı, Sararıp soldu sarmaşıklar kaldı. Turkuaz bir deniz vardı, Sonuçta elde laciverti kaldı. Rengarenk dünya, Ama sadece siyah beyazdı kalbim. Uyumsuz çöplüklerden arşa yükseldi yüreğim, Plastik bir şişe kadar değersizim. Kim değerli ki şu dünyada? Belki Ay’da belki Mars’ta. Sancılarımı bir bir sardım kâğıda. Dut yemiş bülbül gibi kaldım açıkta. Ve en son dedim ki kendime, En iyisi yok olmak. Hiçlikten doğmak. Buharlaşmak. Yoğunlaşmak. Yağmur gibi döküldüm. Ağaçlara can veren ben oldum. Toprağa karışınca kalbim, Arşa yükseldim ve her şey bir toz bulutuna dönüştü. İşte bu dönüşüm ilk değil. Asırlardır süregeldi. Bulut olup uçmak… Hep popülerdi.

İnsanlık Öldü mü?

İnsanlık Öldü mü? Balık gibi uçmak isterdim. Kuş gibi yüzmek isterdim. Kaplan gibi kişnemek isterdim. At gibi kükremek isterdim. İguana gibi koşmak isterdim. Ama insan gibi yaşıyorum. Bu denli hayvan içinde, En acımasızıyım belki de, Herkes bir o kadar deli, Herkes bir o kadar kindar, Ve bir o kadar da vurdumduymaz. Kafama format atmak isterdim. Küllerimden yeniden doğmak isterdim. İstemekle olsaydı her şey, Herkes tanrı kesilirdi başımıza.