Karmaşık Duygular
Günlüğümün ilk yazısı,
O gün otobüsteyken, üç saatlik uykunun vermiş olduğu etki ve sınavlarımı verememiş olmamın kafama dank etmesiyle birlikte; felekten bir gün geçirmek geldi içimden. En uçarı arkadaşım Nancy’yi aradım. Bana dediği şey hemen şu oldu ‘Stacey! İnanamıyorum, gözlerimi yaşarttın! Hem de final haftasında...’ ve ben de kendime şaştım. Bu kadar mı imkansız bir şey? Zaten Danny’den ayrılalı 2 hafta olmuştu. Buna ihtiyacım vardı.
Yakında bir yere gitmeye karar verdik. En sevdiğimiz bar olan Cherry Wine’a gittik. Orası nezih bir mekandı, Nancy oradaki her yakışıklı çocukla bir ilişki yaşamıştı. Yalan atmıyorum. Ama çok normaldi. Nancy taş gibi bir kızdı. Mavi gözlü ve gerçek kızıldı. Boyu bana göre kısaydı. Ben onun yanında çok sivrilmezdim. Hep platoniklerim olmuştu. İçimde hep buhranlarda olurdum. Kendimden bahsetmeyi sevmiyorum, ama bu günlüğe başlama fikri benim için çok önemliydi.
Bar kalabalık sayılabilirdi. Nancy zaten her zamanki gibi locadan rezervasyon yaptırmıştı. Bugün beni içirmeye meraklıydı. Oturduk. Ben Jack Daniel’s ve kola içtim. Hem de ne içme... 5 bardak içtim. Shotlar da havada uçuşuyordu. En son o karanlıkta, sadece spot ışıklarının aydınlığında, kimin eli kimin cebinde bilmeden dans ediyorduk. Canlı müzik vardı. Çok bilindik olmayan bir gruptu. Ama solist Danny’nin ikizi gibiydi. Ağlamaya başladım. O köpek beni aldatmıştı. En yakın arkadaşım bildiğim bir kızla. Aklıma o geldi ve tam o anda kendimi bir evde buldum. Sabah olmuştu. Şaşkına dönmüştüm. Telefonumu bulmaya çalıştım. Hemen Nancy’yi aradım. ‘Canım sen o akşam deli gibi içmiştin sonra biliyorsun benim ev çok küçük ben de çok iyi bildiğim bir arkadaşım olan Jack’e sana yardımcı olması için ricada bulundum. Merak etme emin ellerdesin.’ Jack’i aramak için odadan çıktım. O solist çocuktu. İnanmakta zorlandım.
-Merhaba, ben Jack! Nancy senden çok bahsetti.
-Eee, şey; bizim aramızda...
-Hayır, hiçbir şey olmadı. Rahatına bak. Nancy annene onda kaldığını söyledi. Baban zaten yurtdışındaymış sanırım.
-Çok teşekkür ederim. Dün tam olarak ne yaşandı?
-Çok bir şey olmadı, ama sen sahneye çıkıp şarkı söyledin. Aynı zamanda bana birine benzediğimi söyleyip durdun.
-Aman tanrım, kusuruma bakma. Eski bir olay.
-Dert etme, herkes dut yemiş bülbül gibiydi. Bu arada açsan balkona kahvaltı kurdum.
-Yok hiç gerek yok, ben ders çalışmalıyım. Bütünlemeler beni bekler.
-Böyle olmadı, bir ara görüşelim, sen ayıkken ve akşamdan kalma değilken.
-Tamamdır.
-Bu benim numaram. Evde kalmaya istediğin zaman gelebilirsin.
-Çok teşekkürler.
Eve gittim. Annem camdan beni izliyordu. Sinirleri tepesinde gibiydi. Zaten babamdan ayrılalı 3 yıl olmuştu, aynı sokakta ev tutan babamdan kurtulamamış olması daha da üzücü bir olaydı onun için. Merdivenleri koşar adım çıktım. Annem elleri belinde, kızgın bir halde beni süzüyordu.
-Nancy’da mi kaldın.
-Evet anne.
-O kız sokak süpürgesiyse sen de onun faraşı mısın? Bütün yükleri ondan alıyorsun sırtına. Danny’yi o tanıştırdı, sonucunu gördük. Niye bu kızla ilişkini bitirmiyorsun. Çok kolay bir daha arama, telefonlarına çıkma olsun bitsin. Kızın adı çıkmış bir kere.
-Anne benim arkadaşım hakkında böyle konuşmaya hiç hakkın yok. Ben gidiyorum.
Kolumdan sıkıca kavradı ve beni içeriye çekmeye yeltendi. Canımı çok yaktı.
-Hayır anne ben gidiyorum, eşyalarımı alıp çıkacağım. Rahat bırak beni.
Karakterim çok güçlüdür, ve arkadaşlarım benim en değerli varlıklarımdır. Hepsini savunurum. Ne yapacağımı biliyordum. Son yıla kadar okulumda çok başarılı bir öğrenciydim. Bana burs verdiler, fakat bu sene hepsini geri aldılar. Çünkü Danny sınav haftasına bir hafta kala beni aldattığını söyledi, ve o benim ilk sevgilimdi. Çok feci hissetim. Dersleri boşverdim. O günlerde Nancy ve onun ikizi Jamie hep yanımdaydılar. Mezun olmama bir yıl var. En azından sevdiğim mesleği yapıyor olacağım. Bilgisayar mühendisi olmak hep hayalimdi. Bunu başaracak olmak beni çok mutlu ediyor.
Jack’e gitmeyi düşündüm bir an, Nancy onu bana bayağı bir övdüğü için, sanki tanıyormuşum gibi oldum. Jack’in numarası cebimdeydi, aradım.
-Alo Jack?
-Evet benim, siz kimsiniz?
-Ben Stacey.
-Aa tamam, çok erken oldu. Hahaha nasılsın?
-İyi sayılmam, evden kaçtım biraz.
-Gel bana müsaitim.
-Tamamdır.
Oraya gitmem yarım saat sürecekti, o yüzden acele etmedim; önce ona bir şey almalıyım diye düşündüm. Sonuçta çok yardımcı olmuştu. O gün olanları detaylı anlamaya çalışınca, beni bardan çıkaran ve taksiye bindirip beni evinde kadar götürmüştü. Ve hiçbir cinsellik yaşamamıştık. Güzel bir pastaneden bir yaş pasta aldım.
Evi bıraktığım gibi buldum. Apartmanın adı Daisy idi. Numarası beni üzdü. 134, çünkü biz Danny ile 13 Nisan’da sevgili olmuştuk. Her neyse, o öküzü unutmam gerek.
Yukarıya çıktım. Kapıda bekliyordu. Sabahkinden daha yakışıklıydı, yeni tıraş olduğu çok belliydi.
-Ne gerek vardı, çok teşekkürler!
-Ne demek, dün yaptıklarından sonra bu hiçbir şey.
-Ben bir şey yapmadım abartma.
Oturduk ve deliler gibi eğlendim. O kadar rahat tavırları var ki! Şarap içtik, pasta yedik. Tüm dertlerimi unuttum. Ve Jack Nancy ile hiç çıkmamış. Buna şaşırdım. Bana sarıldı. Ve sonra deliler gibi ağlamaya başladı.
-Stacey! Nolur beni bırakma. Çok yalnızım. Öyle böyle değil. Barda kendim olamıyorum. Orası benim maske taktığım, hem eğlenceli göründüğüm bir yer. Ama ben mutsuzum.
-Sorun nedir Jack?
-Eski sevgilimle alakalı bir şey...
-Aldattı mı seni?
-Evet. Aldattı daha yeni öğrendim. Danny diye biriyle aldattı.
Kalbim küt küt atıyordu.
-Danny mi dedin sen? Yale’de ki mi?
-Evet. Sen nereden biliyorsun?
-Çünkü o beni aldattı.
-Ciddi misin? İkimiz de aldatılan taraf mıyız yani?
-Öyle görünüyor.
Ben bir şey yapamadan öpüşmeye başladık. Kafalarımız güzeldi, bardaktan taşan son damla bu olmuştu. Nasıl yiyiştik bilmiyorum bir anda yataktaydık. Bunu yapmaya ihtiyacım vardı. Canım çok yanmıştı, ve onun da öyle.
Gece olmuştu uyandım. Jack balkonda sigara içiyordu. Merak ettiğim bir şey vardı. Onun sevgilisi kimdi? Ve hemen sordum.
-Nancy’ydi. Yalan söylemek istemezdim, çünkü çok yakın bir arkadaşın. Sana bunları konuştuktan sonra anlatmak isterdim ama yapmak istemedim. Üzülmeni istemedim.
O anda bayılmak üzereydim. Kan beynime sıçradı. Ve sümüklü sümüklü ağlamaya başladım. İçim yandı. Dost bildiğim biri bana bunu nasıl yapardı. Eskilere güvenmeliydim. Anneme hiçe saydığıma inanamıyorum. Toplandım hemen apar topar.
Ve Nancy’ye gittim. Ona bir şey demeden bir bıçak aldım ve boynuna sapladım.
Bu yazı bir hapishaneden yazılmıştır. Ben Stacey Mass.
Comments
Post a Comment