LENKA BLINK'IN GÜLÜMSETEN GÜNLÜĞÜ

  
Ben Lenka Blink.  Neden papatyalar beyazdır? Ben bunu 5 yaşımdan beri soruyorum herkese ve şu an 8’ime bastım. 3 yıldır soruyorum. Anneme sordum ‘Beyaz temizliğin simgesidir.’ dedi. Ama babama sorduğumda sofradaydık ve tek yaptığı hareket annemden tuz istemek oldu. Babam benimle hiçbir şey paylaşmıyor. Gerçekten. Bir ekmek bile paylaşmaz. Daha 8 yaşımda böyleyse sonraki yıllarda nasıl olacak merak ediyorum.
  Beyaz temizliğin simgesi olabilir anneme göre ama bana göre hastanenin simgesi. Her aşıya gidişimde daha da nefret ettim o iğrenç renkten. Ama papatya en sevdiğim çiçek. Tek onu o renkte görmeye katlanıyor gözlerim. Kollarım mosmor. Bende bir tür hastalık var ama annem bana ‘Sen daha çok küçüksün, anlamazsın.’ demiyor mu bir de üste çıkmak için. Bir kere benim reşit olmama sadece 10 sene kaldı. Sekiz yıl biraz karlı yollardan geçmiş olabilirim. Suçiçeği olup kocaman bir hafta boyunca yatmış olabilirim. Ama hiçbir şey bundan daha ağır olamaz. Buna tüm kalbimle inanıyorum.
  Babam hakim. Kendisi bütün ağır davalara bakıyor bana göre kafası biraz dumanlı. Bu terimleri annem kullanıyor. Yoksa dumanlı ne demek biliyorum. Sanırım bacadan çıkar gibi. Bilemedim ki. Okul da çok ağır. O çarpım tablosunu ezberleyene kadar canım çıktı. En son böyle olmayacak dedim. Kafamı açın içine koyun. Ben ameliyat olurum. Ne yapayım ama? Çok zor bir olay. Neyseki en sevdiğim öğretmenim Mrs. Breeze ile bu işin altından kalkmayı başardım.
 Okulda bir çocuk var. Adı Thomas. Bütün kızlar ondan hoşlanıyor. Ama ben eminim o Emily’yi seviyor. Bakışından anlarım. Ama Thomas’dan iyisini bulamazsınız. O kadar mükemmel biri. Bana geçen çok güzel olduğumu söyledi. Ama o gün çok şık giyinip, annemden çaldığım kiraz rengi ruju sürmüştüm. Birazcık doğal değildim. Olsun ama dikkatini çekmiş keratanın.
  En sevdiğim ders resim. Çünkü kendimi çok iyi hissediyorum. O pastel boyalar olsun, aaaa unutmuşum bir de resim kağıdı beyazına katlanabiliyorum. Çünkü biliyorum ki hemen renklenecek. Ama hastane beyazı öyle mi? Her an kanla renklenecek gibi. Oysaki en sevdiğim renk kırmızı. Her kıyafetimde kırmızı bir kısım var. Botlarım mavi ama üstünde kırmızı bir bant var. Bütün kazaklarım kırmızının tonlarında. Kot pantolonlarımda kırmızı boncuklar var. Annem kırmızı takıntımın geçeceğini söylüyor ama ben göreceğimi gördüm. Koca 8 yıl geçirdim şu hayatta ve her yıl benim için çok önemliydi. Hayat çok güzel bir yer bana göre. Annemler hayattan nefret ediyorlar. Babam hiç gülmez. Annem de ayrı bir mutsuzluğa sahip.
  En korktuğum şey ailede kavga çıkması. Çünkü çıkınca kulak zarım patlayacak gibi oluyor. Başıma ağrılar girip haykırarak ağlamaya başlıyorum. Okulda kimsenin ailesi benimkiler gibi değildir. Bir kere herkesi ailesi alıyor. Ben ise servisle gidiyorum. Üst sınıflar beni çok korkutuyorlar. Korkuluk gibiler. Tıpkı bizim köydeki tarladaki korkuluk gibi. Bana küfür öğrettiler. Elle hareket yapmayı öğrettiler. Anneme yaptım. Bana kocaman bir tokat attı. Bütün okulu ayağa kaldırdı ve o çocuk disipline gitti. Bana okulda artık hiç iyi bakmıyor. Korkmuyor değilim. Ama üst sınıflardan Andy diye bir çocuk var. Benim yanımda oturuyor. Hatta son sınıf. O beni koruyor herkesten.
   Okulda olmayı seviyorum. Herkes benimle iyi geçiniyor. Ben Gabriella’dan nefret ediyorum ama. Geçen gün benim yaptığım resmi çok fazla gün asılı kaldığı için indirip yırtıp çöpe atmış. Bana bunu Chen söyledi. O çok dürüst bir kızdır. Ona güvenirim gerçekten. Ben de neden yaptığını sordum. O da demesin mi ‘Göz zevkimi bozuyordu.’. Dedim ben de onu herkesin beğendiğini. Öyle baktı. Kesin çok kıskandı. Anlarım gözünden. Eğer gözünü kırparsa kesin kıskanmıştır.
  Pırasayı sevmememe rağmen annem her hafta bir gün yapıyor kışları. Ben de yemeyip evimizin kedisi Cleopatra’ya veriyorum. Çok ilginç ama sebzelere bayılıyor. Ben ne yiyorum diye soruyorsunuzdur. O günler aç yatıyorum. Çünkü bizde akşam yemeği 7 de olur ve 7 buçukta biter. Sonrasında bir şey yenmez. Aç yatıyorum öyle. Hiç sıkıntı değil. Çünkü ben zayıflamak istiyorum zaten. Şu an 1.30 boyum var ve 32 kiloyum. Doktor hiç memnun değil. Biraz zayıflamam gerektiğine dem vuruyor. Ama ben çikolatayı çok seviyorum. 2 dişimde bu sebepten çürüdü. İki tane kanal tedavim var. Küçük yaşta yaşadıklarım takdire şayan. Bu arada bu kadar güzel kelime haznem neden var diye soracaksınız biliyorum.
  Bizim evde annemin annesi yaşıyor. Namı değer anneannem. Çok iyi bir kadın. Aşırı görgülü. Ona her şeyimi anlatırım. Sırdaşımdır o benim. Yarın benim doğum günüm ve bana sürprizi varmış. Acaba istediğim müzik çaları aldı mı? Bütün kelime haznemi ona borçluyum. Beni zaten bebeklikten o büyütmüş. Annem beni doğurduktan 3 yıl sonrasına kadar çalışmış sonra biraz ara vermiş bana 1 yıl bakmış. Şimdi halen çalışıyor.
  Thomas geldi aklıma. Yarın ne diyecek acaba? Emily de az cadaloz değil. Saçları daha sarı olsun diye papatya sürüp geliyor. Kokusundan tanırım. Bir de kırıtarak yürümüyor mu? Dedikoduya göre bekaretini kaybetmiş. Evet evet öpüşmüşler. Ne ayıp bu yaşta kaybetti. Ama ben hala öpüşmedim. Bazı kızlar kaybetmeyenlere ezik diyor. Ama çok saçma. Ben evlenince öpüşeceğim. Annemler de öyle dedi evlenince diye. Bekaretini verdi ya öpmeseydi yani. Dudakların birleşmesiyle nasıl kaybediliyor hiç bilmiyorum. Ben de Margaret’ın yalancısıyım. Ama Thomas eğer beni sevseydi ben de kaybetmek isterdim.

  Geçen ilk defa gazete okudum. Artık çok büyüğüm. Babam hep yakın gözlüğü diye bir şey takıyor. Ben de istiyorum dedim. Babam ‘Senin gözlerin daha çok genç.’ dedi. Şaşırdım. Benim gözlerim genç mi? Ne demek bu. Ben de gittim fen hocama sordum ‘Gözler yaşlanır mı diye?’ o da dedi ki ‘Tabi ki de.’. Ben de büyük bir merakla ‘Yani göz rengi yaşlanınca beyazlıyor mu saç gibi?’ diye sordum. O da kahkahalarla gülüp yan sınıftaki dersine gitti. Kimse beni anlamıyor. Bu yüzden bu dersi sevmiyorum.

Comments

En Çok Okunan

İtiraf

Anahtar

Yat Macerası

Clara’nın Olağanüstü Hikayesi

Tam da Kalbime