Gezegencik (Ayrı Bir Dünya)
Bulutların üstündeki bir düzlemde, dünyadan küçük ama çok da
bir olayı olmayan bir gezegencik varmış. Bu gezegende yaşayan her insanın büyük
bir hüneri varmış. En büyük hünerli herkese göre kendiymiş. Ama bir gün bir bebek
dünyaya gelmiş. Bu bebek 3 yaşına kadar çok rahat bir bebeklik geçirmiş. Fakat
4 yaşına gelmiş ve konuşmaya hala başlamamış. Bir yıl daha beklemişler. Tık yok.
Aile çocuklarındaki sıkıntıyı fark etmiş ve gastaneye koşturmuş. Onların dilinde
gastro sağlık demekmiş. Ünlü doktor Gastro Kastro onların ilk doktorlarıymış. Onların
çığırını o açmış. Her neyse doktorlar bir sürü test yapmış. Sonucunda ne mi
desin? Çocuğunuz sağır, demiş. Aile yıkılmış. Mecazi değil. Yıkılmışlar (ölmüşler
demek) ve tahtalı köyü boylamışlar. Bu çocukcağız tek kalmış. Onu da zorla
yıkacaklarken çocuğu alan gemşire buna izin vermemiş. O çocuğu olmayan bir
anneymiş ve onu o kadar çok istemiş ki; gönlü el vermemiş garibi yıkmaya.
Bu gezegen Azerbaycan ile Türkiye’nin dil farklılığı tadında
bir farklılığa sahip. Bizim gemşire gevine gitmiş. Ben normal konuşacağım. Evine
gitmiş. Kocası çocuğu gördüğünde şaşkına dönmüş. Nereden bulduğunu öğrenmek
istemiş. Sizce hemşire ne demiş olabilir? Giliseye gitmiştim, demiş ve devam etmiş,
Çıkışında gapıdaydı. Adam sevinç göz yaşları dökmeye başlamış. Çocuğun adını Jesus’a
benzer Hesus koymuşlar. Adam çocuğun kusurunu bilmiyormuş. Ama kadın da
bilmiyormuş gibi yapmış.
Hesus 6 yaşına geldiğinde kendindeki problemi daha iyi
anlamış. Okula gidememiş. Ailesi ona evde eğitim vermiş. Kimseye kendini anlatamamış
en başta. Ta ki tam anlamıyla işaret dilini öğrenene kadar. Ağız okumayı çok
iyi beceriyormuş. 13 yaşında okula vermişler ve çok başarılı bir öğrenci olmuş.
Üvey babası bir müzik öğretmeni olduğu için babasının yaptığı işe çok ilgi duyuyormuş.
Birçok araştırma yapmış. Nasıl kulağı duyar diye. Bin türlü şey denemiş. Ve o
bunları düşünürken, gezegen dışında bir yerde, Dünya’da, başka bir şeyi
araştırıyorlarmış. O zamanlar dünya ve bizim gezegende bir ithalat ihracat
meselesi oluşmamış. Ama NASA bir türlü görüntüleyemiyormuş. Yoksa dünyada artık
öyle bir düzlük meselesi söz konusu ki herkes her yere çok kısa zamanda
ulaşabiliyor. Artık ticaret yapmakta bir doyuma ulaşılmış olduğunda para kazanmak
da zorlaşmış. Bu yüzden yeni piyasalar peşindeler.
Bizim Hesus da bu Dünya’dan haberdarmış. Yani dünyadan bir
haber değilmiş. Ama aldığı eğitim yetersizmiş. Bizim uzay çöplüğünde bir gün
bir şey onların gezegene bir kasırgayla ulaşmış. Ve tam da Hesus’ların evinin
önüne yerleşmiş. Hesus koşup gazetedeki bu onların diline benzer dili çözmeye
ve anlamaya başlamış. Babası ve annesine bu konuyu açmış. Annesi doktorlarla
konuşmuş. Doktorlar Gastro Bakanlığına başvurmuş. O da Giçişler’ne. Sonunda Gumhurgaşkanına
ulaşılmış. Hemen bir uzay üstü yapılmış. 3. ay sonunda Dünya bizim televizyonu
sinyali kadar zayıf olan sinyalleri algılamış ve bir üst indirmişler. Hesus çok
büyük bir kahraman olmuş. Dünya ona Nobel Barış Elçisi ödülü vermiş ve bir de
duymasını sağlayacak çok özel bir kulaklık hediye etmiş.
Anlaşılacağı şu ki bizim Hesus öldürülecekken bir anda yüceltilmiş.
Amerika’nın ekonomisinin düzeltmiş. Savaşları önlemiş. Ve aslında tek isteği duymakmış.
Bir fikir nasıl da dünyayı değiştirmeye yetiyor. Sadece düşleyin.
Comments
Post a Comment