Posts

Showing posts from November, 2017

Ne olacağı belli olmaz.

Adam o gün aşırı içmişti. Sevgilisinin onu terk etmesi, onu ikisinin ortak kiraladığı evden kovması ve ardından daha kapıdan çıkmadan içeriye yeni sevgilisinin girmesi dolayısıyla çok mutlu olması beklenemezdi zaten. Salya sümük ağlaya ağlaya evi terk etti. Ben bu kadar ağlayan bir erkek görmedim. Ben kim miyim? Adam’ın yaşadığı ortamın tanrısıyım. Kaderin cilvelerini yaşattım ona. Annesini 3 yaşında kaybetti. Babası alkolikti. Sonunda karaciğeri iflas etti. O da Adam üniversite birinci sınıftayken nalları dikti. En çok Adam için uğraşıyorum. Hayat acımasız öğrensin diye. Geri kalanını normal anlatacağım. Sürprizi kaçmasın. Evi terk ederken kafasında nakliyat soruları vardı. Eşyaları nasıl halledecekti? 5 yıllık bir ilişki bu kadar kolay bitebilir miydi? En yakın dostu Greg’i aradı ve onun evinde içmeye karar verdiler. Daha fazla rezil edemezdi ağlayarak kendini. En sevdikleri koltukta baş başa, dertleşe dertleşe saat 5’i bulana dek kafaları buldular. Neyseki zamanlaması iyiydi kızı...

İtiraf

Küçük pıtırcığım, Sen evlilik dışı bir çocuksun. Sana gebe kaldığım gün 18 yaşıma girdiğim gündü. Babanla birbirimize çok aşıktık. 3 yıl sonra senden habersiz evlendik. Şu an 13 yaşındasın. Ben onun papatyası o benim ela gözlümdü. Öyle aşıktık ki, en kalabalık çarşılarda kaybolduğumuzda o beni yasemin kokulu parfümümden bulurdu. Benim için o paha biçilemez bir mücevherdi. Tek kusuru kafa yapısıydı. Bazen çok dar görüşlü olabiliyordu. Ama sevgi dolu bir kalbi vardı. Bana her baktığında kalbim güm güm çarpardı ve biliyor musun aslında o çok sık bakardı bana. Ben her an öyle heyecan dolardım. İçimde tarif edilemez bir aşk düğümü atılmıştı. Koparmadan açılamayacak kadar sıkı bir düğümdü ve zaten zorlanarak yırtıldı. Senin gey olduğunu fark ettim. Ben anladım bunu. Erkek arkadaşlarınla öpüşürdün. Ve kızlardan nefret ederdin. Daha 4 yaşındaydın. Bunu babanla paylaşmak istedim. Ama o seni istemedi. Ben erkek gibi erkek isterim dedi bana. Ben şaşakalmıştım. Sen hiçbir erkekten noksan deği...

Clara’nın Olağanüstü Hikayesi

Yemyeşil bir nisan ayında Clara Patrick her şeyden habersiz, her zamanki gittiği kafeden, her zamanki sütlü kahvesini alacakken, çok şiddetli bir deprem süregelir. Bu depremin değeri 7.2 dir ve evler çok sarsılmıştır ve neredeyse her bina göçük halindedir. Fakat o küçük kahveciye hiçbir şey olmamıştır. Elinde kahvesini tutarken sıcak karton kutu havaya sıçrayıp tavana çarpıp, yan duvarlarda 12 kez sektikten sonra yere, tam da Clara’nın rahmetli annesinden kalma botlarının üstüne dökülmüştür. Clara depreme mi botlara mı üzüleyim derken daha kötü bir şey olmuştur. Kafasının üstündeki heybetli avizeyi kendisini kıl payıyla ıskalayacak biçimde gördükten sonra yere düşüp bayılmıştır. Ya da tam tersi. İşte bayılıp yere düşmüştür. Her zaman orada çalışan Tom da kızı kucaklayıp hemen yan binadaki hastaneye götürmüştür. Kızın uyanması yaklaşık 23 saat 59 dakika 59 saniye sürmüştür. Uyandığı anda hafızası tamamen format atılmış bir bilgisayar gibidir. Gördüğü kahveci Tom’u babası sanmıştır. Ve ö...

Küçük Beyinli Yaratıklarsınız, Cidden.

Erkekler 101 Çok yakınlık gösterdiğinde yürüdüğünü zannederler. En sevdikleri şeyler çok yakınlık gösterdikleri, samimiyet kurdukları kızları elde bir sayıp sinirli, atarlı ergen rolüne bürünmektir. Çok değer veririz bazen o zaman da başka kızın yanında takıldığını gördüğümüzde kıskanıyoruz sanırlar. Ama aslında karakterleri beş para etmez insanlar oldukları için bunu böyle görürler. Sevgilisi olan kızların onlara cilveli davranması hoşlarına gider çünkü ne de olsa kaleci var diye şut mu çekmesinler. Ama tek olay şudur bizim açımızdan, yakınlık duyduğumuz bir karşı cinsiyete olan dostluk. Dostunu üzmezsin o kadar süre. Ve bazen ilk onunla konuşan kişi sen olursun, hatta bütün arkadaşları ilk senin arkadaşın olmuştur ama o bütün bunları yok sayarak tanıştırdığın insanların büyüsüne kapılır. Açıkçası sen onun çöplüğünden çıkmışsındır. Kendisini çok büyük sanır. Dev aynasına bakmaktan hep... Ama bu türün çoğu kürkçü dükkanına dönme eğilimindedir. Tabi dükkan başka bir yere taşınmadıys...

Sevgi Çemberi

Saatin iki çubuğu, akrep ile yelkovan. Düşündüm de iki zıt karakter gibi. Biri yavaş ilerliyor diğeri hızlı. Biri kısa diğeri uzun. Düşününce kısa süren şeylerin etkisi daha çok kalıyor kafada. Anlık olaylar insanları derinden etkileyebiliyor. Uzun bir süre gerçekleşen durumlar, ne bileyim daha alışılmış geliyor ve insan bir süre sonra bu durumu çok tek düze buluyor yani üstünde durmuyor. Hayat bana göre bu iki kategoride olan olaylarla süregelen bir yığın gibi. Fotoğraf albümü gibi. Birer birer saklanmış anılar var beyin arşivlerimizde. Kimimizin hafızası çok kuvvetli, mesela ben. Kimisi balık hafıza. Ama ortak bir paydada birleşiyoruz. Hepimizin etkilendiği durumlar söz konusu. Hani derler ya ‘Ölmeden önce yaşamım bir film şeridi gibi gözümün önünden geçti’ diye. Demek oluyor ki biz unutuyoruz ama her şey kayıtlı. Beyin bedava misali. Benim üstünde durmak istediğim olay birazcık anlık olaylarda. Bir bakışma, bir dokunuş, bir öpücük veya kısacık bir sohbet. Kırk yıllık hatırı olan ka...

Makyaj Yapmak Önemli

Pembe panjurlu terzi dükkanımı her sabah 6.30’da açarım. Her çeşit müşterim olur. Geçen sene bir stajyer kız almıştım ama çok da memnun kalmadım. Son zamanlarda aşırı bir talep olmaya başladı. Ben de bir ilan verdim ayrıca da cama bir afiş astım. Aslında cinsiyet önemli değil bana göre. Eğitebileceğim genç bir zihne ihtiyacım var. İkinci günü bir genç çocuk geldi. 24 yaşındaymış. Geçen yıl okulu bırakmış ve iş aramaya koyulmuş. Bizim caddenin yakınında oturuyormuş. Ne istersem yapacağını söyledi. Adı da Jonathan Nerst’miş. Çocuk akça pakça, kahverengi gözlü ve siyah saçlıydı. Çok saf ve iyi kalpli bir izlenim bıraktı bende. Ama daha ilk başvuran olduğu gibi biraz da toy görünüyordu. Ben de numarasını aldım. Çok talep var dedim. Ne yalan ama? O da çekingen bir şekilde sorun olmadığını, bekleyebileceğini söyledi. Aslında ilke göre fena değil diye düşündüm. İki saat sonra, fötr şapkalı bir kız çıkageldi. Kocaman kopkoyu gözleri ve silikonlu dudakları vardı. Elindeki sigarayı kapı önünd...

Kumarhane Batağı

Kartlara çok hakimdi. Yapacağı diğer hamleyi takip edemeden ben, o bir sonraki hamleyi düşünmüş bir şekilde bakıyordu. Gözleri gözlerime baktığında içim tuhaf oluyordu. Aslında sıçtım yine gibi bir duyguydu. Ama adamın yakışıklı olduğunu kaybettiğim ikinci oyunda fark edebildim. Ben bile şaşkına döndüm. Çünkü her zaman oyunumdan çok insanları incelerdim. Masadaki diğer dört kişi umurumda değildi. İkisi yaşlı, biri bence 18 altıydı, diğeriyse hep mutsuz gözüken 30’lu yaşlarda bir adamdı. Oyun basitti aslında. Tek sıkıntı duyduğum şey, ilk başta bahsettiğim adam fazla özgüvenliydi. Hep arttırdı parayı. Ben en son kalan onluğumu da harcamıştım ve masadan kalkmaya karar verdim. Kazandığım üçlükle kalkıp arkama bakmadan gitmeye karar verdim. Pes ettiğimi gören adam, bir anda yüzüne bir ifade takındı. Fazla babayani görünüyordu. Son hamlesini yaptı ve ortadaki hesaplayamadığım tüm paraları aldı. Hiçbir sevinç ifadesine sahip değildi yüzü. O anı görünce paralarımı bozdurmaya gittim. Masada k...

Son Kullanma Tarihin mi Geçti Yoksa?

Image
Karnımda bir sancıyla uyandım. O kadar kötü hissettim ki başka hiçbir düşünceye yer veremedim beynimin en ücra köşelerinde bile. Her neyse, dışarıya çıkmadan bir dakika önce bir telefon aldım. Tanımadığım biriydi. Bana Abraham Klein’i sordu. Aklıma hiçbir kimsenin siması gelmedi. Sonra son 10 saniye içinde duraksadım ve yere ayakkabı koymak için serdiğim gazeteye ilişti gözüm. Ve ta da. O isim manşette yazılıydı. Son iki günde öldürülen 5 kişiden biriydi. Tek diyebildiğim zorlanarak da olsa, gazetedeki manşet oldu. Bir anda hat düştü. Ve ben yine ağrılarımla baş başa kaldım. Ofise geldiğimde ağrım dinmişti fakat herkes tuhaf bir şekilde yorgundu ve kimse kimseyle tek çıt bile çıkartacak bir sohbete girişmiyordu. Sanki herkesin benden sakladığı bir sır vardı. Masadaki iş telefonum çaldı. Yine beklenmedik bir aramaydı. Korkarak da olsa açtım. Neyse ki annemdi. Ama o da tuhaf davrandı. Bana bankada yeterli param olup olmadığını ve çekindiğim bir konu varsa kendisiyle paylaşabileceğimi ...

Kolay Yoldan Zengin Olmak (zenginliğe taktım sanırım)

Uzun ama çok ince olmayan bir sokaktan daldım. Zifiri karanlıktı, tek bir sokak lambası yoktu. Sadece yıldızların ve ay ışığıyla yolumu el yordamıyla buluyordum. Neyseki onları geride bırakmıştım. Nasıl da kovalamacaya dönüştü bu olay anlayamadım. O aradıkları insan ben bile değildim. Nereden bileyim ben o Kuveyt dinarlarının nerede olduğunu? Hayatımda hiç 1.000.000.000.000.000 dolar görmedim, Kuveyt parası eksikti zaten. Bildiğim kadarıyla en değerli para onlarınki. Her neyse bazen keşke bu kadar bilmeseydim diyorum. Adam sinirden nasıl yüzüme tükürerek sorguladı beni. Acaba Jennifer ne düşünmüştür? Cebimdeki walkmanimi fark etmem 5 dakikamı aldı. En son dinlediğim şarkı Pink Floyd’dan, Time’dı. En korktuğum şarkı odur. Bir de sokak karanlıksa, kulaklığı takmaya içim elvermedi. Yürüdükçe yürüdüm. Tanıdık yerlere ulaşmıştım. Artık tek tük ışıklara rastlamaya başlamıştım. Caddeye ulaştım ama korkudan içim adrenalinle kaynıyordu. Neyseki bildiğim bir yerdi ve otobüs beklemeyi göze ala...

Zenginlik Kolay Be Gülüm

Üniversiteden bitkin ve aynı zamanda aşırı enerjik bir şekilde çıktım. Geçen gece 2 saatten fazla uyuyamamıştım. Panik atak gibiydi. Bunun farkına varmadım. Yine de okulun yolunu tutmuştum. Fark etmeden çok absürt kıyafetlere bürünmüştüm. Her zaman otobüsüme bindim. 45 dakikalık bir yolculuğum olurdu her akşam. Ama o zaman olmadı. 15 dakika sonra en lüks alışveriş merkezinde indim. İner inmez daha önceden gördüğümü sandığım bir adam gördüm. Sarışın mavi gözlü ve aşırı yakışıklıydı. O da oraya doğru harekete geçti ve yarı uyku sersemi olan ben onun peşinde gitmeye karar verdim. Onu gayet apaçık bir halde dedektif veya bir sapık gibi takibe aldım. Çocuğu yarı yolda kaybettim. Sanırım tuvalete gitmişti. O kadar uzun boylu bir işe kalkışmayacaktım. En azından o kadar deli değildim. O arada bir yemek mağazası gördüm. Bin bir çeşit yemek kitabı, macaronlar, kap kaçaklar, her türlü şey vardı anlayacağınız. Elime bir sepet aldım ve ne gördüysem içine koydum. Ama sadece yemek kitabı aldım. K...

Ne Yedik Be

Image
Sillesini Yemiş Yaşamım boyu girdaplardan, bataklıklardan kurtulamadım. Ruhumla bir türlü göğe yükselemedim. Acılar bir bir oturdu yüreğime besili bir manda gibi. Kalp krizleri geçirdim, kolesterolüm tavan yaptı. Bin bir türlü hali var derler ya bu dünyanın, İşte ben bin ikinci durumuydum. Hat safhalarda sürdürdüm hayatımı. Aşk bana yan gözle baktı. Bense ona iki göz iki çeşme… Elimden tutanım yolumdan takip edenim olmadı. Ben vazgeçmedim bu sevdadan. Ne kadar da olsa bir kuldum. Gelir geçer yine güzel olur her şey. Ama olmadı, yedim sillesini bu dünyanın.

Bir Aşkın Bitişi

Image
                                                                                                                Ukrayna, Kiev 12.01.2001 Sevgili Olga, Dün sen benim o yıkık dökük olduğu için dalga geçtiğin evimden gittikten 12 saniye 2 salise sonra bu yazıya başladım. Bu yazı hem bir vazgeçiş hem de bir hayatımın son saniyelerini ayırdığım bir öbür dünyaya geçiş makbuzu gibi. İlk olarak 5 yıldır seninle sevgili olmak çok farklı. İkimizin hiçbir ortak kanıda bulunduğunu görmedim. Olga sana ne kadar anlatsam da sen beni hiçbir zaman içten dinler gibi yapmadın. Gözlerin hep farklı yerlere bakıyordu. Şaşı olmandan dolayı yazmadım bunu. Asla dalga geçmem fiziksel özelliklerle bunu bilirsin. Demek istediğim şey s...