Ne olacağı belli olmaz.
Adam o gün aşırı içmişti.
Sevgilisinin onu terk etmesi, onu ikisinin ortak kiraladığı evden kovması ve
ardından daha kapıdan çıkmadan içeriye yeni sevgilisinin girmesi dolayısıyla
çok mutlu olması beklenemezdi zaten. Salya sümük ağlaya ağlaya evi terk etti. Ben
bu kadar ağlayan bir erkek görmedim. Ben kim miyim? Adam’ın yaşadığı ortamın tanrısıyım.
Kaderin cilvelerini yaşattım ona. Annesini 3 yaşında kaybetti. Babası alkolikti.
Sonunda karaciğeri iflas etti. O da Adam üniversite birinci sınıftayken nalları
dikti. En çok Adam için uğraşıyorum. Hayat acımasız öğrensin diye. Geri kalanını
normal anlatacağım. Sürprizi kaçmasın.
Evi terk ederken
kafasında nakliyat soruları vardı. Eşyaları nasıl halledecekti? 5 yıllık bir
ilişki bu kadar kolay bitebilir miydi? En yakın dostu Greg’i aradı ve onun
evinde içmeye karar verdiler. Daha fazla rezil edemezdi ağlayarak kendini. En sevdikleri
koltukta baş başa, dertleşe dertleşe saat 5’i bulana dek kafaları buldular. Neyseki
zamanlaması iyiydi kızın. Cuma günü terk etmişti. Pazartesi öncesi falan olsaydı
Adam bir de üstüne kovulmayı tadacaktı. Neyseki o kadar kötü değilim. Hayat ona
son silleyi atmadan önce içimdeki bütün kıvılcımı söndürmeye çalışıyorum.
Saat 10’da uyandığında
evde kimse yoktu, eşyalar gitmişti üstünde sadece slip donu vardı. Greg diye
seslendi en az 50 kez. Şaşkına dönmüştü. Etrafta giyecek hiçbir şey yoktu ve çıplak
bir halde dışarıya attı kendini. Apartmanda kapının önündeki çöp poşetini
boşaltıp üstüne geçirdi. Grev yapan tipleri andırıyordu. Kapıyı açmasıyla
beraber kameramanların karşısına çıkması bir oldu. Yöneltilen sorular organ
mafyası hakkındaydı. Ve fark etmediği bir nokta vardı. Adam’ın bir böbreği yoktu.
Çünkü Greg doktor olduğundan orayı dikmişti. Zaten nasıl anlamadığına da şaştı
doğrusu. Greg o kadar içki içmemişti. Sadece konuşmuştu. Bunu neden yaptığını
anlamadı. Ne evi ne doğru düzgün bir arkadaşı ne de sevgilisi kalmıştı. En doğru
kararın iş arkadaşlarından Tina’yı aramak olduğunu düşündü. Numara
kullanılmamaktadır gibi bir cümle duyunca, neden bu kadar talihsiz olduğunu
düşündü. O anda kafasına çok isabetli bir şekilde bir kuş sıçtı. Kafasının tam
ortasına. İlk baktığı yerde bir piyango dükkanı vardı. Hemen 1 bilet aldı.
Sayılar 1230485’idi. Bir saat boyunca sonuçları bekledi. Hala üstünde poşet
vardı ve hava -2 dereceydi. Alışveriş merkezinin önündeki sıcak hava üfleyen makinelerin
üstünde yattı. Sonuçları büyük bankovizyondan izliyordu. Soğuktan titrediği
için elinde tam tutamıyordu kağıdı. Ve ve ve tabii ki ona çıkmaz gibi geliyor
ama ona çıktı. O anda hayatı değişmişti.
Diğer gün çalıştığı
şirketi, eski evini, arkadaşının organlarını 8eğer ona bir şey olursa
kullanabilme yetkisini9, en sevdiği içkinin fabrikasını ve tabii ki de
sevgilisini satın aldı. Bir mutlu sonun daha sonuna geldik. Ummadık taş baş
yarar, gerisi yalan yarar.
Comments
Post a Comment