Sevgi Çemberi
Saatin iki çubuğu, akrep
ile yelkovan. Düşündüm de iki zıt karakter gibi. Biri yavaş ilerliyor diğeri
hızlı. Biri kısa diğeri uzun. Düşününce kısa süren şeylerin etkisi daha çok
kalıyor kafada. Anlık olaylar insanları derinden etkileyebiliyor. Uzun bir süre
gerçekleşen durumlar, ne bileyim daha alışılmış geliyor ve insan bir süre sonra
bu durumu çok tek düze buluyor yani üstünde durmuyor. Hayat bana göre bu iki
kategoride olan olaylarla süregelen bir yığın gibi. Fotoğraf albümü gibi. Birer
birer saklanmış anılar var beyin arşivlerimizde. Kimimizin hafızası çok
kuvvetli, mesela ben. Kimisi balık hafıza. Ama ortak bir paydada birleşiyoruz. Hepimizin
etkilendiği durumlar söz konusu. Hani derler ya ‘Ölmeden önce yaşamım bir film
şeridi gibi gözümün önünden geçti’ diye. Demek oluyor ki biz unutuyoruz ama her
şey kayıtlı. Beyin bedava misali. Benim üstünde durmak istediğim olay birazcık
anlık olaylarda. Bir bakışma, bir dokunuş, bir öpücük veya kısacık bir sohbet. Kırk
yıllık hatırı olan kahveden içmek biriyle. Ne bileyim materyalizmin fink attığı
çok da kocaman olmayan bu insan gezegeninde, bu küçük şeyler insanları manevi
açıdan besleyen ögeler arasında. İlk öpücük de ayrı bir olay. Tadanlar daha iyi
bilirler ama hiç yapmamış olanların hep istediği bir şeydir. Bazen düşünüyorum.
Öpüşmek dudak veya yanak yerine, kulaklarımızı karşılıklı sürtmek veya efendime
söyleyeyim göbekleri çarptırmak gibi eylemlerle davranışa dönüşseydi yine çok
normal gelir miydi? Yani şunu demeye çalışıyorum, kim buldu bu öpüşmeyi? İcat eden
kim kardeşim? Ben karar olarak karşıyım desem anti-öpüşen diye dernek falan
kursam, bu sevgi çemberinde kaç kişiyi elimine ederim? Slogan da şöyle olsa ‘Öpüşmeye
ne gerek var, el ele yürümek varken?’ falan. Ya da anti-dokunan olsam,
insanlardan korktuğum gibi bir gerekçe sunsam. Daha arttırabiliriz. Ama sokağa
çıkıp sorsam bir kişi bile bana katılmayı kabul etmez. Çünkü sevgi tüm
kitleleri ayaklandıran aynı zamanda coşturan bir tema. Şiirlerin, filmlerin ve
kitapların konusu. Küçükken hep düşünürdüm, neden her filmde aşk var diye. Düşününce
ve biraz yaş alınca yıllardan insan diyor ki ‘Neden bazı filmlerde sevgi yok?’
Comments
Post a Comment