Posts

Showing posts from 2018

Şe?

Yaz aşkı çok klişe Mutluluk yoksa kap bi’ neşe Toprağa oturdum üstümde bi’ meşe Kaptım cam kenarı bi’ köşe Komşu yoktum gittim eşe Bu şiir çok sürmez Ben en iyisi gideyim Bükreş’e Alayım kendime bir kaşe Basayım nikahı Zeliş’e Kaçalım gidelim İzmir’e.

Violet

1337 yılı, İngiltere Sussex. Sevgili Matthew, Seninle son görüşmemizin üstünden 4 yıl 1 ay geçti. Seni özledim. Bensiz neler yaptığını çok merak etmekle beraber, arkadaşın Hans bana birkaç şey anlattı. Duymamış olmak istedim. Ama çok geç artık. Bir kızla birlikteymişsin. Aranızda ne geçti bilmiyorum ama yüzük taktığını duydum. Onu seviyor musun? Hala beni düşünüyor musun? Çünkü ben düşünüyorum. O bana hayranlıkla baktığın günler gözümün önüne geldikçe karamsarlaşıyorum. Kimseyi sevmedim senden sonra. Herkes yalan geldi. Seni ürküttüm mü? Yanlış bir şey mi yaptım? Kız kardeşim seni görmüş. Elinde bir torba dolusu yiyecek varmış. Seni takip etmiş. Bizim evin altındaki araziye kadar gitmiş sonrasında köpeklerden çekindiği için geri dönmüş. Nereye gitmiştin? İçmeye mi? Bu aralar seni işçilerin arasında da görmüyorlarmış. Çalışmıyormuşsun. O kız mı çalışıyor yoksa? Kim o? Beni hiç bu kadar üzeceğini düşünmezdim. İlk konuştuğumuz parmaklıklar hala duruyor. Evi yıktılar ama demir p...

U Turn

Marc: I invited you because I have something really important to tell.  **Shine (in her head, dreaming): yeah, after 6 years, he will finally ask me to marry him. Oh gosh, I have to start planning everything as soon as possible. Shine: Okay. Marc, I can guess what you’ll tell me. Do not be nervous. I can understand how you are feeling. **Marc: I can’t believe. How could she know it? It was a huge secret, nobody knows actually. Marc: How did you learn? Aren’t you mad at me? Shine: Mad? Why so? I know I am not tolerant of too many things but I know that I did foresee this will happen. Actually, I had a dream last night about the situation, I am sure what you are about to explain. No need to explain. You can dive into the subject directly.  **Marc: I bet for 100.000 dollars she is bluffing. She knows that I have cheated on her with her bestie and it is like the calm before the storm.  Marc: Are you sure Shine? Because I don’t think you will be delightful after...

Kafa Bir Dünya

Bir Dünya İnsanlar sevişmez Bebekler tarlalarda yetişir Ağaçlar hareket eder Kuşlar uçamaz Ama tavuklar uçarmış İnsanlar su içmez Şarap, vodka, cin, tonik İnsanlar yemek yemez Hayvanlar düşünür Üniversitede ders verir Öyle bir dünya düşünün ki Gezegeni bile dünya değil. Zıtlıkların çelişkisinin armonisi Renk yok Tat yok Koku var Kulak yok Van Gogh kesmişti çünkü Herkes bipolar ve güzel görünümlü Kimse psikiyatriste gitmiyor Çünkü herkesin problemi var Ama bu zaten normalde de öyle Boşver, beyin biraz noksan Yemek yok toksan Sınavdan aldım doksan Bu iş bitmez sen yoksan.

Mathilda

Mathilda 16 yaşındayken bir şey fark etti. O yaşına kadar birçok dine inanmıştı, ve hiçbiri onu tatmin etmemişti. Bir gün, saat tam 13.59’da, metroya binmek üzereyken; metronun içinde bir kitap gördü. Ayağının tam 1.02 metre ötesinde. Adı ‘Reenkarnasyon’du. Bu kelimeyi birkaç kez komedi programlarında duymuştum. Ama efsane olduğunu düşünmüştüm. Yine de etrafı gizlice süzdükten sonra kitaba ulaşmak için üç adım attım. İçinde herhangi bir not var mı diye kontrol ettim. Kitap yepyeni gibiydi. hiçbir pürüz olmaması beni birazcık şaşırttı. Eve yürürken aklımda tek o kitap vardı. kıpkırmızı kapağı aklımdan çıkmıyordu. Kitaba bakmayı sonraya erteledim. Çünkü o gün Hailey ile sinemaya gidecektim. Evde çabucak hazırlanıp, Crew sinemasına giden yolu takip etmeye başladım. Hailey’yi sokağın sonunda gördüm. Tabii ki ona kitaptan bahsetmedim. Bu bana özel bir mevzuydu. Kendimi keşfetmemi sağlayacak çıkış yolumdu. Film’de çok tanıdık hisler duyumsadım. Sanki baş karakter bendim. Yani Leila be...

Bakteri Plağı Tadında Aşk

Bakteri Plağı Tadında Aşk Belki de sorun yoktu Çünkü bir haberdik Belki de her şey belliydi Hatta el ele diz dize Göz göze bakıp tartışıyorduk Tek önemli olan şey Hani mikroorganizma çeşitleri aynı kalır Ama konak hücreye ulaşan besin değişir ya İşte aşk da hep aynı İnsanlar değişir Mekanlar değişir Ama aşk baki kalır.

İhanet İyiden Doğar

Günlerden 20.11.2019’du. Çok net hatırlıyorum. En yakın dostum, kardeşim diyebileceğim biriyle buluşacaktım. Dennis. Son 10 yılımı onla geçirdim diyebilirim. İkimizde o kadar çok ortak yön var ki, aslında evlenmememiz için bile bir sebep yok gibi gözüküyor. Nadiren tartışırız ve her zaman ben galip gelirim. O tampon bölge görevi görür. Ben daha çabuk parlarım o beni anında söndürür. O benim küçük itfaiye şefim. Buluşma en sevdiğimiz mekanda gerçekleşecekti. Günlük sıradan konuşmalar yapacaktık muhtemelen. Mekanın adı Here’dı. Hatta hep aynı muhabbet dönerdi. Buraya geliyorsak, anda yaşamak zorundayız. O yüzden durmaksızın konuşurduk, bazen birimiz öyle hızlı konuşurdu ki işten sonra yorgun argın kafası basmaz şekilde olanın bile tüm beyin hücreleri o an yenilerdi ve tam konsantre dinlemeye koyulurdu. Yine öyle günlerden biriydi. Bu sefer yorgun olan kişi ben değildim. O öyle mi değil mi diye kestirmeye çalışırken mekana yaklaşmıştım. Kapıya yönelmeden bir saniye önce baş parmağıma b...

Gerçek Aşk

Bir gün, aslında gerçekten hatırlamıyorum, lösemi olduğumu öğrendim. Daha 6 yaşındaydım. Hayat toz pembeydi. Meğer daha bebekliğimden beri öyleymişim de gizlemiş benden ailem. Ben kim miyim? Adım Kaya. 6 yaşındayken tekrar nükseden lösemi hastalığım yüzünden yine hastaneye yatırıldım. Arkadaşlarımı görmeme izin yok. Top oynama gibi bir lüksüm yok. Sadece eğitimimi sürdürmeye çalışıyorum bir yandan. Sadece ailem beni ziyarete gelebiliyordu. Arkadaşlarıma hasret kalmıştım. Başka kardeşim vardı ama o benden 3 yaş küçüktü. Çoğu şeyin farkında değildi. Çok sosyal bir çocuktum. Herkes beni severdi aslında ama arkadaşlarım beni yarı yolda bıraktı. Çoğu telefonla bile aramaya çalışmadı. 6 yaşından 10 yaşıma kadar doğru düzgün bir dostluk kuramadım kimseyle. Kimi zaman konuşmayı unutmaktan korktum. Çünkü annemle babam da artık küçük kardeşimle ilgilenmekten bana zaman ayıramıyorlardı. Sanki benim çocuk esirgeme kurumuna bırakmışlar gibi hissediyordum. Tek konuştuğum insan bana bakan hemşire ab...

Maceranın Boku Çıktı

Ailemle vakit geçirmek beni sıkmaya başlamıştı. Yeni maceralara atılmak istiyordum. Sonuçta bu yaz tatili benimdi, hepsini onlarla paylaşmak zorunda değildim. Gittiğimiz tatil beldesi yaşlı kaynıyordu ve hep küçük çocuklu aileler vardı. İlk gün babamla inip bir havayı koklamaya karar verdim. İlk sıradan üçüncü şezlonga kuruldum. Sıcaklık 37 derece falandı. Aşırı terliyordum. Denize girdim. Farkına varmadan uzun süre kalmışım suda. Çıktığımda ellerim buruş buruştu. Havluma sarınıp yeni başladığım bir kitabı okuyordum. Kitabın üstünden arada gelip geçenleri seyrediyordum. Gözlüklerim aynalı olduğu için kimse nereye baktığımı anlamıyordu. Kitabın 15. Sayfasındaydım ki bir çocuk geldi sahile. Mavi gözlü ve siyah saçlıydı. Vücudu sanki Floransa’daki David heykelinin kopyasıydı. Tanrısal bir tiplemeydi arkadaş. Ben kışın almış olduğum ve hala veremediğim kilolarda ancak şişman rönesans kadını profili verebilirdim. Çocuğa abayı yakmıştım resmen ve sadece 3 saniyede olmuştu. Benim şezlogumun ...

Geçmişten Utanmak

                                                                                                                                      İtalya, Floransa 13.01.1993 Sevgili Roberto, Geçen gün yaşadığımız olayı hala unutamadım. Senin benden sakladığın şeyler olduğuna da inanamadım. Michalengelo tepesine çıkarken seni görmüştüm hatırlıyor musun? Yanında yaşlı bir teyze vardı. 70-80’lerindeydi sanırım. Niye bana söylemedin? Beni görmene rağmen diğer yola gittin. Senin bütün akrabaların tahtalıköyde değil miydi kuzum? Kafamı kurcaladı. Onun ertesi günü buluştuk. Sana yönelttim kimdir neyin nesidir bu nine diye, sen yanılıyor olduğ...

Anahtar

Anahtarımı kontrol ettiğimde yine o saçma manzarayla karşılaştım. Turuncu anahtarlığım çantamın ön gözünde değildi. Annem bugün evde olamayacağını söylemişti. Saat 22.00 dı. Yapacak tek şey karşı dairedeki yeni taşınan kadından yardım istemekti. Çünkü çok iyi bir insan olduğunu annemden duymuştum. Her akşam kedileri ve köpekleri beslediğini ve annemi her gördüğünde onunla içten bir şekilde sohbet ettiğini söylemişti bana. Hatta bir karıncaya bile zarar vermeyecek sağduyuda biri insan derdi. Ben de daha fazla düşünmeden onun kapısını çaldım. Kapıyı tam 3 saniye sonra açtı. Kadının elinde bir kokteyl bardağı vardı. Müzik son ses, evde 10 kişi dans ediyordu. Kadının ağzı içki değil de daha çok kolonya gibi kokuyordu. Konuşması uzun sürmedi: Siz Mrs. Ellen’ın kızı olmalısınız? Biz de tam eğleniyorduk, buyurmaz mısınız? Aa aslında çok isterim. Çünkü bugün annem evde yok. Ben de anahtarı ofiste unutmuşum. Annem gelene kadar sizinle vakit geçirmeyi düşünmüştüm. Çünkü bildiğim tek siz vars...

Karmaşık Duygular

Günlüğümün ilk yazısı, O gün otobüsteyken, üç saatlik uykunun vermiş olduğu etki ve sınavlarımı verememiş olmamın kafama dank etmesiyle birlikte; felekten bir gün geçirmek geldi içimden. En uçarı arkadaşım Nancy’yi aradım. Bana dediği şey hemen şu oldu ‘Stacey! İnanamıyorum, gözlerimi yaşarttın! Hem de final haftasında...’ ve ben de kendime şaştım. Bu kadar mı imkansız bir şey? Zaten Danny’den ayrılalı 2 hafta olmuştu. Buna ihtiyacım vardı. Yakında bir yere gitmeye karar verdik. En sevdiğimiz bar olan Cherry Wine’a gittik. Orası nezih bir mekandı, Nancy oradaki her yakışıklı çocukla bir ilişki yaşamıştı. Yalan atmıyorum. Ama çok normaldi. Nancy taş gibi bir kızdı. Mavi gözlü ve gerçek kızıldı. Boyu bana göre kısaydı. Ben onun yanında çok sivrilmezdim. Hep platoniklerim olmuştu. İçimde hep buhranlarda olurdum. Kendimden bahsetmeyi sevmiyorum, ama bu günlüğe başlama fikri benim için çok önemliydi.  Bar kalabalık sayılabilirdi. Nancy zaten her zamanki gibi locadan rezervasyon ya...

Doğaçlama Saati Sabah 5

Kaldığımız hostel çok tatlıydı Ah bu bendeki akıl olsa Daha çok sangria İçerdim belki susamışçasına Siyahi abi seni de unutmadım ‘My nigga’ demekten korktum ama Ben ananas çalmak istememiştim Gelsene bizim kapalı çarşıya Anlarssın misafirperverlik neymiş Neymiş de neymiş. Biz de adamına göre muamele olur Seni yabancı sanırlar ‘hello derler’ Seni Arap sanırlar başka bir şey derler Ve en çok da ‘güzele bakmak sevaptır’ derler Sen ne güzel şeysin öyle Ayışığı gibisin bence Yo ay ışığı değil Ayışığı  ‘Latino’ sevgilime. Gece 5 te izlediğim filme. Hadi doldur kadehleri rakı ile İçelim şenlenelim bakır ile Bu çok uzadı Atalım bir tek vodka shot Tekila ile Yankı tam bir yankı İçimde uyanan an ki Sen varsın bazen. Ben medikal hapla vodka içmiş adamım Su sanıp Vodka şişesindeki rakıyı Acaba babamın rus vodkası mıydı?

37

At the temperature of -37 In Russia, Moscow I walked on water Not water actually, it was ice honestly But does it make a difference Water or ice Isn’t it the same substance Has same value as well Jesus did the same thing We can do some kind Reality version maybe, it is Which differs from the blessed one We are not blessed What an unfortunate thing I am not a blessed one as well.  

Yoga ve Namaz

Bence yoganın temeli namazdır. Adamlar 500’lerde keşfetti namazı. Yanlış biliyorsam da özür diliyorum müminlerden. Namazda olan hareketlerin biraz modifiye hali. Aslında bayağı bir mutasyon geçirmiş hali de denebilir. Çocuk pozu diye bir şey var. Bütün dünyanın bu hareketi yapabildiğine eminim. Hele müslüman günde beş vakit yapıyor. Kimsenin dinine laf etmiyorum. Herkesin kendine has seçtiği bir dini var ya da yok. Ama önemli olan şu ki, hangi dineden olursan ol, yine gel. 

Meksika Dalgası

Geçen yine Meksika’dan bugünlere kadar asırlardır(!) süregelen o eşsiz Meksika dalgasını yaparken, manyak bir stattayız. Ünlü yoktu en başta, sadece yanımda bir arkadaşım vardı. Adı Lion’dı. A ben adımı söylemeyi unuttum. Ben Koç. Ben Türküm, Lion da Güney Afrikalı. Onların alanda bir zamanlar vahşi hayat çok yoğun bir şekilde devam ediyormuş. Büyük büyük dedesi bir aslan tarafından lime lime edilmiş. Kemikleri kalmış sadece. Kemiklerini de başka canlılar tüketmiş. Ve o olayın olduğu yerde, bir gün, çok zaman geçmiştir, yüce bir ağaç ortaya çıkmış. Oraya özgün bir palmiye ağacı. Türünü sormadım. Aynı zamanda oraya yeni gelen insanlar o ağaçta bir kimya bulurmuş. Herkes bir kurdele asmış. Sevdiklerini 1 yıl bilemedin 3 yıla buluyorlarmış. Bunun büyük bir sebebi var zaten. Hem hayat veren bir besin kaynağı olması hem de vahşice katledilmiş bir insanın hislerinin kombinasyonu… Olasılığı hayal edince aklım uçuyor. Çok delice değil mi? Her neyse konuya dönelim. Sonra stattayız ve karşım...

Gey ve Gey Olacak

Kepenkler indirilmiş. Hiçbir iz yoktu. Gitmiş olabilir miydi? Söylediği gibi… Ya bıraktıysa beni, ne olacaktı? Gecenin karanlığı kadar karanlıktı geleceğim. Yıldız yoktu. Hepsi kaymıştı. Benim hayatım nasıl kaydıysa. Ben ne güzel bir çiçektim oysaki. Toprağımı yadırgadım. Sulanmadım. Sevgisizdim. Soluverdim bir anda. Tam da bu saniye. Gözümün feri gitti. O çılgın istekler, o hayaller… Sükutu   hayalden korktum. Başıma geldi. Peki ne yaparım şimdi? Havanın soğukluğundan, tir tir titriyordum. Karşıdaki bakkal açıktı. Ona soracaktım. Ama o an değişik bir rüzgar esti. Toprak kokusu başımı döndürdü. Her şey iyi olabilir dedim. O çiçek belki tekrardan dirilebilirdi. Hemen koşmaya başladım. Eski köşkün yanındaki yemyeşil parka gittim. Her zaman birbirimizi orada beklerdik. Çoğunlukla o geç kalırdı. Ben de çok erken gelirdim. Dayanamazdım. Onu görmek için yanıp tutuşurdum. Fabrikadaki işim bitince hemen bitiverirdim orada. Zaten o yüzden bana çiçek derdi. Hatta “Sen hayatıma çok erke...

Gerçeklere Dayanmamaktadır

Okul yemekhanesinden tanımadığım 4 kişiyleydim. Eski arkadaşlarımı görmüştüm. En yakın arkadaşım Barbara beni takmadı bile. Yanına gittim. Tepki sıfır. Benimle konuşmadı. Diğer arkadaşları zaten beni takmadı. Zaten loş bir ortam bir de onların bana olan hıncını gördüğümde şaşkına döndüm diyemem ama etkiledi bir gıdım. Her neyse. Beni pas geçip gittiler gözümün önünde. Sonra ne mi oldu? Eski arkadaşlarımla yeni arkadaşlarım bir araya gelip beni satma işlemi gerçekleştirdiler. Ben de babama gittim. Neyseki bir anda babam geldi. Onu gördüğümde kulaklığımda Good Rockin’ Daddy çalıyordu. İlginç bir tesadüftü. Sonra yemekhanede yeni bir kampanya yapıldığı kulağıma çalındı. Aslından dev bir pankarta yazmışlar: “Herhangi bir yemekten yabancı bir madde çıkacak olursa, madde sayısı kadar 50 kuruş iade edilecektir.                               ...

Bir Başkasının Cenneti

Şarkı söylüyordu. Sokağın ortasında, bağıra çağıra. Anlam veremedim. Giyinişi çok güzeldi. Tam bir çingene gibi ama rengarenk ve çok yakışmıştı giydiği her şey. Oradan buradan yürüttüğü kıyafetler gibiydi. Hayır uyumsuz denemezdi. Ahengi vardı. Şarkı çok tanıdık gelmesine rağmen çözemedim. Ve bir anda yola fırladı. Çok hızla gelen bir otobüs onu resmen çiğnedi. En son gördüğüm şey savrulan bacaklarının kan fışkıran yerleriydi. Otobüs şoförü orada baygınlık geçirdi. Yolcular bir bir aşağı indi. Ama kimse kadına yardım etmedi. Ben depar atarak ona ilerledim. Lastik bacaklarından ve kollarından geçerek onu ezmişti. Kadın şok içindeydi. Hemen 911’i aradım. Hemen, daha toplantıdan yeni çıkmıştım, takım elbisemin ceketini çıkardım ve gömleğimi onun kanlı bölgelerine turnike yaptım. Yırttım o saniyede zaten gömleği. Nasıl bir güç geldi bilmiyorum. Yaşam çok büyük bir savaştı zaten. Acil servis geldi. Ben onu bırakamazdım. Kimsesi yok olabilirdi. Arabamla gideceği hastaneye kadar eskortluk et...

Her Şey Seks Değildir

O gün içkinin ardı arkası kesilmiyordu. Ben de dur demiyordum. 40’ında bir erkeksen ve hala bir kadının yoksa; başka seçenek kalmamıştır. Şarkılar beni gençliğime götürdü. İş yemeği ancak bu kadar eğlenceli geçerdi. Yıllardır bu kadar iyi bir yılbaşı geçirmemiştim. Bizim masada ağır toplar oturuyordu. Ama yine de onlar da iyi bir haldeydiler. Ben bir ayaklanıp gittim. Karşıma bizim ofisin en güzel kızı Jessica çıktı. -Mutlu yıllar Jessica! -Sana da Alfred. Bugün hiç dans ettiğini görmedim. Acaba sen de mi yaşlandın? -Ben kendimi sonrasına saklıyorum. Sakladığım bir şey yoktu. Çünkü kimse yoktu. Aslında ben de yoktum. Yılbaşı’nda doğmuş olmak benim suçum değil. Yine golü doksandan attılar. Neymiş yaşlanmışım. Yıllardır hiçbir kadın bu kadar ağır bir laf etmemişti. 10 yıldır kadınların gözdesi bir insanım. Yani öyleydim. 3 yıldır bende bir sıkıntı çıktı işte. Hiç de sevmiyorum herkese söylemeyi. Ama ben var ya ben… Hani ben… Yok canım dersin! Evet, evet. İktidarsızım. O yüzd...